Geçtiğimiz birkaç yılda, artırılmış gerçeklik (AR) teknolojisi eğlence, pazarlama, eğitim ve diğer birçok sektörde bir ev kurdu. Kurumda AR uygulamalarının kullanımı 2,4 milyar dolara çıkacak 2019'da. Flip tarafında, artırılmış gerçeklik aynı zamanda tasarımcılar için bir çok zorluk getiriyor. Günümüzde en deneyimli tasarımcılar, web ve mobil uygulamalarını tasarlama becerilerine sahipler, ancak bu beceriler her zaman sürükleyici AR deneyimleri için geçerli değildir.
Bu makale, AR'nin UX'i nasıl etkilediğini ve UX tasarımcılarının ilgi çekici kullanıcı arayüzleri tasarlama zorluğuna nasıl çıkacağını ele alacaktır.
Artırılmış Gerçeklik, gerçek dünyadaki verileri ve bazı programlanmış öğeleri bir araya getiren bir çıktı oluşturmak için gerçek zamanlı girdileri kullanan teknolojiyi ifade eder. AR, artırılmış deneyimin üçüncü, dinamik bir seviyesini oluşturmak için gerçek gerçeklik üzerinde programlanmış bir katman ekler. AR uygulamaları ile, sadece bilgi görmek yerine, kullanıcılar etkileşime girer ve gerçekleştirdikleri eylem hakkında canlı geri bildirim alırlar.
AR uygulamaları zaten akıllı telefonlar ve tabletlerimizde Android ve iOS ekosistemlerinde gelişiyor. Kullanıcıların çoğunluğunun en azından duydukları, kullanılamadıkları takdirde, aşağıdaki gibi olan AR örnekleri:
Pokémon Go: Oyuncular, gerçek dünyada hareket ederek keşfedilebilecek oyun karakterlerini toplayabilirler.
SnapChat lensler: SnapChat, kullanıcıların bilgisayar tarafından oluşturulan efektlerle görüntüleri geliştirmelerini sağlamak için yüz tanıma teknolojisini kullanır.
Snapchat'ın lensleri özelliği
Microsoft HoloLens: Microsoft'un HoloLens gibi araçlarını kullanarak, bir insan kalbinin 3D modeli gibi karmaşık modelleri görmek ve etkileşimde bulunmak mümkündür.
Microsoft HoloLens
AR kullanıcı deneyimlerini tasarlama alanı henüz emekleme aşamasındadır ve henüz bunun için belirlenmiş UX en iyi uygulamaları olmadığından, AR uygulamaları için UX'e kendi kişisel yaklaşımımı paylaşmak isterim…
“İki kez ölç, iki kere kes” kavramı, AR uygulamaları oluşturmak için özellikle önemlidir. Dalışa başlamadan önce, “Bu AR uygulamasıyla ne elde etmek istiyorum?” Sorusu üzerine net bir yanıt vermek önemlidir. Nihai hedefiniz AR deneyiminin proje için doğru olduğundan emin olmaktır. Aşağıdakileri aklınızda bulundurun:
Bir AR tasarım çözümünü kullanıcı ortamına entegre edeceğinizden, mümkün olduğu kadar doğal hissetmenizi istersiniz. Çevre AR tasarımını önemli ölçüde etkiler:
Bu nedenle, bir AR uygulaması tasarlarken, öncelikle uygulamanın kullanılacağı çevre koşullarını ve kullanıcıyı nasıl etkileyeceğini araştırmanız gerekir:
Kullanıcı testi, inceleme sürecinde kritik bir adım olmalıdır. AR uygulamanızın ilk çalışan prototipi hazır olduğunda, gerçek koşullarda ürün kullanımı konusunda kapsamlı kullanıcı testleri yapmanız gerekir. Buradaki nihai hedefiniz, ürünle kullanıcıların etkileşimini rahatlatmaktır.
Bir uygulamadaki AR, basit görevleri tamamlamak için gereken süreyi azaltan katma değer katmanı olmalıdır. Her ürünle insanların teknolojiyi değil deneyimleri aradığını ve kullanım dostu olmayan bir teknolojiyi sevmeyeceğini unutmayın. Bu nedenle, AR çözümünüzü tasarlarken aşağıdaki yaklaşımı öneririm:
Bu bilgi bir görev analizi yapmanıza yardımcı olacaktır. Analiz, kullanıcılar için işleri daha doğal hale getirmenize yardımcı olacaktır. Aşağıdaki örnekte Google Translate uygulamasını düşünün. Uygulama, yakalanan metni başka bir dile çevirmek için telefonun yerleşik kamerasını kullanır. Bu örnek, AR teknolojisinin sağlayabileceği değeri mükemmel bir şekilde göstermektedir.
AR deneyimleri, kullanıcılardan mümkün olduğunca az fiziksel giriş gerektirecek şekilde tasarlanmalıdır. Kullanıcılar cihaz ekranını genişletilmiş bir resimde incelediklerinde, aynı anda veri girişi için zor olacak.